Önsöz
Allah’a şükürler olsun ki, bugün toplu-mumuzun Ehl-i Beyt (a.s)’ın nurlu yoluyla aşinalığı, geçmişe oranla hem nitelik hem de nicelik açısından daha bir artış kazanmış-tır. Gün geçtikçe de bu alandaki gelişim se-vindirici niteliktedir. Bugün ister inanç dalında, isterse de tarihten tefsire, hadisten fıkha kadar dini inanç ve yaşamımızı ilgi-lendiren alanlarda bir veya bir kaç temel kaynaklara dayanan ilmi eseri bulmak müm-kündür. Çok değil, daha bundan yirmi sene ön-cesine kadar toplumumuzun, müslüman alemi bir kenara, bütün insanlık âleminde ulaş-tığı herkesi kendine hayran bırakan ve dünyadaki Ehl-i Beyt izcileri arasında Kur’an’ın kardeşi olarak nitelenen, Hz. Emir’ül Mü-minin Ali (a.s)’ın
nurlu sözlerinin küçük bir kısmını içeren “Nehc’ül Belağa” gibi bir e-serin varlığından haberi dahi yoktu. Ta ki, büyük düşünür merhum Abdulbaki GÖLPİ-NARLI bu eşsiz eserin sadece bir kısmını tercüme edip yayınlayınca, toplumumuz ya-vaş yavaş bu değerli eserle aşina olmağa başlamış, ama ne yazık ki, henüz dahi, toplumumuzun geneli içerisinde tanınmış değildir. Keza, çok değil, daha on sene öncesine kadar yine toplumumuz, Ondört Pak Ma-sum’dan bazı seçme nurlu sözleri içeren Hasan bin Ali El- Harrani’nin yazmış olduğu “Akıllara Hediye” adlı eserin belki de adını bile duymamışlardı. Bugün de toplumun geneli bir yana, hatta toplumumuzun dini on-derliği iddiasında bulunan birçok kimse bu eşsiz eseri duymuş bile değildir.
