Sünnet, Kur’an-ı Kerim’den sonra dinin ikinci kaynağı ve Kur’an’ın açıklayıcısıdır. Kur’an-ı Kerim’in öğretilerini Resulullah’ın buyruğu uyarınca “İlim üç kısımdır: Muhkem bir ayet, itidal üzere olan bir farz, yaşanan bir sünnet” akaid, ahlak ve ahkam olarak üç kısıma ayırdığımızda sünnet, İslami ölçü ve görüşler ışığında tüm bu öğretileri açıklayan ve sınıflandırandır.
Dindeki tüm alanlarda sünnet, Kur’an’ın yanı başında yer almıştır. Bu da bir nevi sünnetin önem ve konumunun göstergesi olmuştur. Bu önemli konuma işaret eden Resulullah’dan nakledilen bir hadis-i şerifte ise “Bana Kur’an ve onunla beraber onun bir benzeri verildi” sünnetin Kuran’ın bir benzeri ve ikinci ilahi nimet olduğu beyan edilmiştir. Ehl-i Sünnet hadis tarihindeki bir asırlık hadis yazım yasağına rağmen hadislerin yayımı ve kaydedilmesi hususunda Resulullah ve Ehl-i Beyt’in ve de ashab ile yarenlerinin gösterdikleri ilgi ve önem de sünnetin ehemmiyetini ve konumunu izah etmektedir. Sünnet, h.k. III. yüzyıl itibarıyla yazılmaya başlanmış ve binlerce rivayet çeşitli hadis mecmuaları kapsamında bir araya getirilmiştir. Sonrasında ise râviler ve hadis çeşitlerini daha iyi tanımanın gerekliliği ortaya çıkınca Rical ve Dirayet-ul Hadis gibi muhtelif ilimler türemiş ve bu alanda binlerce ilmi eser kaleme alınmıştır. Günümüzde hadis, rical, musteleh-ul hadis, şerh-ul hadis unvanlarıyla elimizde olan eserler, ondört asırlık çaba ve zahmetlerin neticesidir. Öte yandan bizim bu eserleri genişletip daha da derinleştirerek sonraki nesillere aktarmamız büyük önem arzetmektedir.
Elinizdeki eser, iki ciltlik “Hadis Çalışmaları” adlı eserden seçilmiş önemli konuları ihtiva etmektedir.
