Kur’an ve Rivayetler açısından Velayet

Tüm ümmet, Resulullah’tan sonra Hz. Ali (a. s. ) ve diğer İmamları’na (a.s) tabi olmakla yükümlüdür. Nitekim Resulullah
da “Ali’nin taraftarları kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Tüm ümmet, Resulullah’tan sonra Hz. Ali (a. s. ) ve diğer Ehl-i Beyt
İmamları’na (a.s) tabi olmakla yükümlüdür. Nitekim Resulullah (s.a.a) da “Ali’nin taraftarları kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” diye buyurmuştur. Ayrıca Allah-u Teala da Şura suresinin 23. ayetinde Resulullah’ın adına; “(De ki) sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlara sevgidir.” diye buyurmuştur. Yani Resulullah 23 yıl boyunca çektiği zahmet ve çabalara karşılık sadece Ehl-i Beyt’ini sevmeyi istemektedir. Dolayısıyla Ehl-i Beyt’i sevmek bir meslek değil, dini bir görevdir. Resulullah (s.a.a) Gadir-i Hum’da ise şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Sizin aranızda iki paha biçilmez şey bırakıyorum. Bu iki paha biçilmez şey Allah’ın kitabı ve Ehl-i Beyt’imdir.” Bütün bu bilgiler ışığında anlıyoruz ki Resulullah’tan (s.a.a) sonra Ehl-i Beyt’i sevmek ve Kur’an’ın gerçek müfessirleri olan bu nurlu insanlara tabi olmak dini bir yükümlülüktür. Dolayısıyla bazılarının, “Ehl-i Beyt’i sevmek bir meslektir. Herkes bir mesleği seçebilir. Bazıları Ehl-i Beyt’i sevmeyi meslek edinmiştir. Ehl-i Sünnet ise ayrı bir mesleği seçmiştir.”demesi doğru bir düşünce tarzı değildir. Her Müslüman Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’ini sevmek zorundadır. Resulullah, risaleti karşılığında bizlerden sadece bunu istemiştir. Hz. Ali’yi sevmeyen bir insana Muaviye ve Yezid’i sevmek kalır. Zira her ikisini sevdiğini iddia etmek, nur ile zulmeti sevmek gibi saçma bir iddiadır. Bu hem şer’i hem de akli açıdan doğru bir inanç değildir. yurmuştur. Ayrıca Allah-u Teala da Şura suresinin 23. ayetinde lullah’ın adına; “(De ki) sizden tebliğime karşılık bir ücret rum, istediğim ancak yakınlara sevgidir.” diye buyurmuştur Resulullah 23 yıl boyunca çektiği zahmet ve çabalara karşılık Ehl-i Beyt’ini sevmeyi istemektedir. Dolayısıyla Ehl-i Beyt’i bir meslek değil, dini bir görevdir. Resulullah (s.a.a) Gadir-i Hum’da ise şöyle buyurmuşturlar: Sizin aranızda iki paha biçilmez şey bırakıyorum. Bu iki çilmez şey Allah’ın kitabı ve Ehl-i Beyt’imdir.” Bütün bu bilgiler ışığında anlıyoruz ki Resulullah’tan (s) Ehl-i Beyt’i sevmek ve Kur’an’ın gerçek müfessirleri olan bu sanlara tabi olmak dini bir yükümlülüktür. Dolayısıyla bazılarının, “Ehl-i Beyt’i sevmek bir meslektir bir mesleği seçebilir. Bazıları Ehl-i Beyt’i sevmeyi meslek edinmiştir Ehl-i Sünnet ise ayrı bir mesleği seçmiştir.”demesi doğru bir tarzı değildir. Her Müslüman Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’ini sevmek zorundadır. Resulullah, risaleti karşılığında bizlerden sadece istemiştir. Hz. Ali’yi sevmeyen bir insana Muaviye ve Yezid’i sevmek kalır. Zira her ikisini sevdiğini iddia etmek, nur ile zulmeti sevmek saçma bir iddiadır. Bu hem şer’i hem de akli açıdan doğru değildir.

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir

Back to top button