Bismillâhirrahmânirrahîm
Elhamdulillâhi rabbi’l-âlemîn ve sallallâhu alâ muhammedin ve
âlihi’t-tâhirîn ve la’netullâhi alâ a‘dâuhüm ecmaîn mine’l-ân ilâ
kıyâmi yevmiddîn
Allahım! Seyrimizin adımı, kudsünün dergâhına ulaşmaktan
acizdir Talep elimiz, ünsünün eteğine yapışmaktan kısadır. Arzu
ve gaflet hicâbları basîretimizi senin güzel cemâlinden hicâbda kılmıştır Dünya sevgisi ve şeytanlığın kalın perdeleri kalblerimizi senin celâlinin izzetine teveccühten uzak etmiştir. Âhiret yolu ince,
insâniyet tarîki keskindir. Biz bîçarelerin ise güvercinler gibi uzun düşüncelerde şaşkın, ipek böcekleri gibi şehvet ve arzu silsilelerini kendimize dolamış, gayb âlemine ve üns mahfiline gözümüzü kapatmış halde; ilâhî bir yıldırım ile kalb gözümüzü aydınlatmandan ve gaybî bir cezveyle bizi kendimizden geçirmenden başka ümidimiz yoktur. “İlâhî! Sana doğru kopuşun kemâlini bağışla bana. Ve kalb gözlerimizi, sana bakma ışığıyla aydınlat; ta ki kalb gözleri ışık hicâblarını yırtsın ve azamet kaynağına ulaşsın, ruhlarımız kudsünün izzetine asılsın” Bir süre önce bir risale hazırladım ve onda, gücümün yettiği kadar namazın sırlarından bahsettim O risale umumun durumuna münasib olmadığından, bu rûhânî mi’râcın kalbî âdâbı hakkında
bir kitap yazmayı düşündüm Belki bu vesileyle mü’min kardeşlerime bir hatırlatma, kendi katı kalbime de bir eser hâsıl olur Şeytanın tasarrufundan ve helâk olmaktan Allah tebâreke ve teâlâya sığınıyorum. Şüphesiz O, dosttur ve güç sahibidir. Kitabı bir mukaddime, birkaç makale ve bir de sonuç ile sıralandırdım.
