Arş’a Ait Hikmetler

Çevirmenin Önsözü

Molla Sadrâ’nın diğer İslam filozoflarında olmadığı kadar Kur’ân, sünnet ve velayete vurgu yaptığını görmekteyiz. Sadrâ, çevirisini sunduğumuz bu kitapta dile getirdiği düşüncelerin hemen hepsini, nübüvvet ve velayet kandilinden alınmış bir meşale olarak tanıtmıştır. Onun bu tavrı, bir açıdan İslam felsefesinin ulaştığı
orijinalliğin bir göstergesidir. Sadrâ, iyi bir yorumcu olması yanında yeni bir sistem kurmayı başarması açısından felsefeyi İslam’ın öz değeri olarak kabul etmekte hiçbir sakınca duymamıştır. Hatta onun esas başarılarından birisi, Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirileri daha önce az görülür biçimde uzlaşmacı bir tutumla filozoflar lehine sonuçlandırmasıdır. Bu kitapta da ortaya konulanlara nazar edilince filozoflar ile İslami inançlar arasında
var olduğu iddia edilen çatışmaların gerçek olmadığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan Sadrâ, Tanrı’nın cüzileri bilip bilmediğine dair problemi çözerken Tanrı bilgisinin huzurî bir bilgi olduğunu söyler. Varlığın birliği esasınca onun huzurî olarak her şeyi bilmesi gerekir. Âlemin hudûsu konusunda daha çok mesai harcayan Sadrâ, âlemi hâdis bir varlık kabul etmekle beraber İhvân-ı Safâ’da görüldüğü üzere sudûr ile hudûs teorisini birleştirmeye çalışır. Yazdıklarından anlaşılacağı üzere ibda/sudûr ile hudûs birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Âhiretteki diriliş ise bir tür cismânî diriliştir. Bu kitabın konusu bunlar olmamakla beraber Sadrâ bu gibi problemlere kısa ve özlü referanslarda bulunmuştur.

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir

Back to top button