ANNEMİN GÖZÜYLE AĞLADIM

ANNEMİN GÖZÜYLE AĞLADIM
“Körün oğlu! Körün oğlu!” İşte bu söz, Kerem’in kulağında çınlayıp durdu. Okuldan çıkalı iki saat olmuştu ama ayakları bir türlü onu eve doğru taşımıyordu. Tam eve gitmeğe niyetleniyordu fakat içinde uyanan garip bir duygu, onu bu amacından söküp alıyordu. Ne garipti; hayattaki tek sığınağı olan annesine karşı, ne hissettiğini bilemiyordu. Canından bir parçanın, zorla sökülüp alındığını hissediyor, bu hisle bütün bedeni acıyla kavruluyordu. Daha yedi yaşında olmasına rağmen, yaşadığı hayat onu erken olgunlaştırmıştı. Yani çocukça hayaller kuramadan, daha doğmadan yitirdiği babasının yerini doldurmaya çabalamak zorunda kalmıştı. Yetimdi ama annesi, babasının yokluğunu bir an olsun ona hissettirmemişti. Derken akşam ezanıyla irkildi. Oturduğu banktan doğrularak, eve doğru hızlı adımlarla yürümeğe başladı. Yolda yürürken zorlanıyordu. Her zaman büyük bir hasretle koştuğu annesinin kolları, şimdi kendisini bekleyen kapkaranlık bir zindan gibi geliyordu o an. Bir taraftan yürüyor, bir taraftan da kendi kendine:
—Annem kör değil ki. Sadece gözünün teki yok. Bundan ötürü arkadaşlarım neden beni cezalandırıyor? Neden benimle kimse oynamak istemiyor? Ama olsun yine de annem okula gelmemeliydi. Beni çok utandırdı” diye söyleniyordu. Attığı her adımda, yaşama dair bir umut sönüyordu o çocuksu gözlerinde. Annesine karşı ilk defa kırgındı ve içten içe ona kızıyordu. Arkadaşlarının kendisiyle alay etmesinden ve kendisiyle oynamamalarından onu sorumlu tutuyordu. Eğer okula gelmeseydi, arkadaşları da onun tek gözünün olmadığını öğrenemeyecek ve kendisiyle alay etmeyeceklerdi. Bu karmaşık duygularla cebelleşerek bahçe kapısından içeri girdi.

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir

Back to top button